14 Ocak 2010 Perşembe

RAKI ŞİŞESİNDE BALIK OLMAK

Sevgili dostum Selçuk, bir süre önce, Nisan adında Kadıköy'ün ara sokaklarından birinde yaklaşık bir yıl önce açılmış küçük bir balık lokantasına davet etmişti ;Burgazadalı ustasının elinden çıkan inanılmaz lezzette mezeleri ,güleryüzlü hizmeti ve taze balıklarına diyecek yok.Bir de ''başımızda bir büyük olsun'' diyerek açınca rakıyı, saatlerce sohbet ettik bu güzel mekanda.

Dün yine telefonda ''akşam Nisan'dayız sürpriz var'' deyince hiç tereddüt etmeden kabul ettim, Selçuk'un teklifini.O nefis mezeleri,balığı,sohbeti kaçırır mıyım hiç?

Yolda konuştuklarımız aklıma geldi. Sürpriz var demişti neydi acaba? diye düşünürken geliverdim kapısına Nisan'ın. İçerisi her zamankinden daha özenli hazırlanmış, tabaklar,örtüler,mumlar falan. Bir kaç tanıdık yüzle selamlaştım ve Selçuk'un masasına oturdum.Kısa bir sohbetin ardından ne sürprizi yahu? diye sordum.Acele etme görürsün şimdi dedi ve o anda bir kanun sesi, narin endamıyla süzüldü içeriye.Arkamı döndüğümde o küçücük mekana bir sahne sığdırdıklarını gördüm.Kanun taksimi başladı ve bir ses duyuldu derinden, sevgili abim Münir Denizaltı sahnedeydi işte; güzel sesi herkesi bir anda etkisi altına alan sahne ışığıyla... Eee eski tüfek!!! Her şarkının ve sahnede geçen onca yılın, göz kenarlarına koyduğu çizgilerle bir mütevazı ruh...Deneyimin getirdiği olgunluk, bütün tavırlarına yansımış bir şekilde, orada bulunan herkesi alıverdi birden avucuna.Herkes mest oldu onu dinlerken sahnede.

Çarşamba geceleri müzisyenler için daha bir farklıdır diğer günlere göre.Cumartesi gecesi için yapılan programlar,seçilen şarkılar ne kadar eğlenceli ise çarşamba programları bir o kadar sanat ağırlıklıdır.Cumartesi geceleri eğlencenin tadını çıkarıp, vur patlasın çal oynasın diyerek oynamaktan yanları ağrıyan dostlar bile, çarşambaları daha yumuşak şarklılar dinlemeyi sever.İşte o günlerde sahne daha bir önem kazanır, dinleti açısından.Öyle güzel zamanlardan biriydi dün gece de.

Sadece Münir Abiyi dinleyeceğiz derken, tam bir iki lokma aldım mezelerden, sahneye alıverdi beni.Hep söylerim: Dünyanın üç zor işi vardır ;bunlardan bir doktorluk biri avukatlık bir de müzisyenliktir. Bulunduğunuz yerde bu üç iş koluna mensup biri varsa mutlaka işiyle ilgili bir soruya muhatap olur. Tabii şarkıcıların asli vazifesi de şarkı söylemektir böyle ortamlarda. Hiç kırmadan sahneye çıktım bir iki şarkı söylemek için. Nasıl güzel bir topluluk var anlatamam. Müzisyenler zaten çok profesyonel.İki şarkı diye çıktığım sahneden yarım saatte zor indim.Hani söylesem bütün gece söyleyeceğim o harika insanlara.

Sonra sevgili Münir Denizaltı bugün çok şanslıyız aramızda bir çok şarkıcı arkadaşım var demez mi!!!! Aman çıkan herkes bu kadar mı muhteşem olur?? Vallahi ben utandım şarkıcılığımdan.Gecenin sonuna kadar bütün şarkıları birlikte söyledik, yemeklere dokunamadık bile. Şarkılar ve kurulan yeni dostluklar doyurdu herkesi.

Boşuna dememiş üstad.''Bir de rakı şişesinde balık olsam'' diye...Akşam hepimiz aynı şişenin balığıydık anlayacağınız.O güzel geceden bir hoş seda kaldı geriye...

2 yorum:

  1. Bu yazı nedeniyle eşimle haftasonu rakı balık yapmaya karar verdim:) (gerçi ben birayı tercih ederim ama olsun)
    çok güzel anlatmışsınız.. elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Süper bir karar olmuş payım varsa ne mutlu bana şimdiden afiyet olsun :))

    YanıtlaSil