18 Ocak 2010 Pazartesi

TUTULMA

Cuma günü güneş tutulması vardı gökyüzünde.İçinde dünyamızında olduğu gezegen sisteminin efendisinin ''tutulması'' hem de kime? Güç ve ihtiras uğruna savaşları bile göze aldığımız ya da bir parça ekmek için yıllarca çalışıp didindiğimiz ve sonunda hiç birşeyi yanımıza almadan çekip gittiğimiz bize kocaman gelen oysa ki onun krallığında çok da önemli olmayan bir gezegenin, ondan daha da küçük uydusu 'ay' olacak huysuza...

Peki ay olacak ne yapıyor? O daha çok tutuluyor güneşin büyüsüne,tüm hırçınlığını ve huysuzluğunu, dünyadan çıkarıyor. Denizleri kabartıyor, kimi zaman aşkından yerleri göklere çıkarıyor nefesi yeerine geçen fırtınalarla ya da yeri sallayıveriyor depremlerle. Birbirlerine denk olmasalar da etkileniyor ve üst üste gelip enerjileriyle kasıp kavuruyorlar arada kalan dünyayı.

Bir arkadaşımın köpeği de aynı durumdan muzdarip oldu bir süre önce.Zilli simsiyah bakımlı bir kaniş.Arkadaşım genç kız misali davranıyor ona çocuğu gibi olduğu için hiçbir şeyi esirgemiyor bakımlı mı bakımlı bir küçük hanımefendi.Bir gün çay içmek için ona uğradım. Kapıyı çaldığım anda içerden deli gibi bir havlama geleceğini beklerken (çünkü hep öyle olur) kapı sessizce açıldı.Arkadaşıma hayırdır diye sordum Zilli nerede? Sorma dedi bir süredir aşk acısı çekiyor; içerde camın kenarında onu bekliyor dedi.Biraz da kızmış bir şekilde vaaay!!!! dedim.Demek Zilli aşık oldu.. Damat geliyor desene!! Yaa evet öyle diye devam etti dostum sevimsiz bir sesle, anlaşılan ortada bir sorun vardı? Nedir acep diye düşünürken, arkadaşım sözüne ' birazdan gelir tipsiz görürsün' diye devam etti .Bu arada Zilli'yi görseniz o bakımlı,kilosu yerinde tüyleri pırıl pırıl olan hayvan gitmiş, yerine sürekli bir ağlama sesi olan, zayıf çelimsiz bir hayvan gelmişti.Evin içinde sürekli inleme sesi çıkaran siyah bir varlık. Beni gördüğünde üstüme atlayan, yüzümü ellerimi yalayan Zilli, bana şöyle bir bakıp kafasını çevirdi. Camdan bakmaya devam etti o neresinden çıkardığı belli olmayan ağlak sesiyle.

Aradan kısa bir zaman geçmişti ki camın önünde öyle bitkin halde duran zilli birden canlandı; havlamaya ve olduğu yerde dönüp durmaya başladı. Bir kapıya bir cama koşup duruyor bize konuşma fırsatı vermiyordu.. Arkadaşım 'hah geliyor sanırım sevimsiz' dedi,kızının birlikte olduğu çocuğu sevmeyen anne misali. 'Gel bak Burçin neye aşık olduğunu bir gör' dedi, kapıyı açarken. Zaten kapının ardına kadar açılmasını beklemeden aradan çıkıvermişti evin bahçesine Zilli.Deli gibi olmuş,kuyruğuna dönüp duruyor, arada oturuyor ,yola bakıyor, anlayacağınız aşık olan her insanın tepkilerini veriyordu çıldırmış gibi.

Bende dışarı çıktım, bu kadar tezahürat yapılan prensi görmek için.Aman köşeden bir şey döndü, gözüme inanamadım; dik kulaklı, patlak gözlü, ince zayıf kısa boylu bir pincher!!! Şaka olmalıydı bu. Neee!!!! dedim. Hayretle.. Arkadaşım 'işte gör bu zevksizin neye aşık olduğunu boyları bile aynı değil2 dedi, ağlamaklı bir sesle.Birbirlerini gördükleri anda nasıl koştuklarını anlatamam. Çılgın gibi bahçede koşuşturup duruyorlar ve birbirlerini kokluyorlardı onların arasında da bir ''tutulma'' olmuştu işte ve aşık olmuşlardı. Birbirlerine denk olmasalar da elden birşey gelmiyordu. iki gönül bir olmuştu ne de olsa...

Ve tabii bu aşk dört tane meyve verdi.Bu aşktan geriye neye benzediği belli olmayan ama dünyanın en sevimli yaratıkları kaldı,arkadaşımın elinde. Şimdi evde dört aşk çocuğu ve o aşkın kahramanı olan Zilli ile birlikte devam ediyorlar hayatlarına.

Bizler de öyle değil miyiz ? Gönül bir kere sevmeye,aşık olmaya görsün hiç farketmiyor.Güçlü,güzel,çirkin,çelimsiz,uzun,kısa,yaşlı veya genç.. Birlikte olmak için onca sıkıntı,fırtına,güçlük aşılıyor ya da aşılmaya çalışılıyor ne depremler ne yangınlar geçiriyor insanoğlu sevdiğine kavuşabilmek için. Her birimizin hayatında öyle ya da böyle bu hikayelerden yok mu?Hepimiz birer Ferhat ile Şirin ya da Leyla ile Mecnun taşımıyor muyuz içimizde....?

Bütün tutulmalarımızın sonucunda ellerimizde güzellikler kalsın dostlarım..Kendim ve bu yazıyı okuyan bütün dostalarım için diliyorum bunu.Yanlış bir tutumanın içindeysek,çabuk farkedip bitirebilme gücümüz, eğer doğruysa tutulmamız,farketme ve sonuna kadar gitme sağduyumuz olsun umarım.....

3 yorum:

  1. Ben doğru tutulmanın içindeyim.Sonsuzluğun ötesinde de birlikte olacağımızdan eminim..Bunun için tüm gücümle çabalıyorum.Ömrüm boyunca da devam edeceğim..

    YanıtlaSil
  2. yazınızı noktaladığınız anda, yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yakaladım, evet evet ayndaki suretimle de karşılaştım : )
    dilerim, başını kuma gömüp herkesin de, kendi dışındaki dünyayı görebildiği zamanları olur diye eklemek istedim..
    aşk, başucunuzda olsun hep: )

    paylaşımınız için teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. ne güzel anlatmışsınız duygularınızı eğer bir parça katkım olmuşsa düşüncelerinize kalemden çıkanlar yerine ulaşmış demektir...:) Çok teşekkürler...

    YanıtlaSil